Depremler yalnızca binaları yıkmaz, aynı zamanda insanların iç dünyasında da derin yaralar açar. Özellikle büyük depremler sonrası yaşanan travma, panik atak, uyku bozukluğu, suçluluk hissi ve depresyon gibi durumlar, milyonlarca insanı etkiler. Bu yazıda, deprem sonrası psikolojik etkilerle nasıl başa çıkılır?, neler normaldir ve nerede yardım alınmalıdır gibi sorulara cevap veriyoruz.
Sürekli deprem olacakmış gibi hissetmek
Gece uykularından sıçrayarak uyanmak
Kalabalıktan uzaklaşmak istemek
Her an kaçacakmış gibi diken üstünde hissetmek
Kaygı, korku, öfke ve suçluluk duygusu
Yemek yememe, içine kapanma
Bunlar kısa vadede normal tepkiler olabilir. Ancak uzun sürerse destek gerekir.
Rutin oluşturun:
Günlük yemek, uyku ve dinlenme saatlerinizi koruyun.
Konuşmaktan kaçınmayın:
Yaşadıklarınızı yakınlarınızla paylaşmak, duygusal boşalım sağlar.
Sosyal bağlantıyı kaybetmeyin:
Yalnız kalmak kaygıyı artırır. Aile, komşu, arkadaş desteği önemlidir.
Medyadan uzak durun:
Aşırı haber takibi travmayı derinleştirir. Günlük sınırlı bilgi alın.
Fiziksel hareket şart:
Hafif yürüyüş, egzersiz, yoga bile stresi azaltır.
Aşağıdaki durumlar varsa, psikolojik danışman veya psikiyatrist desteği alınmalıdır:
Belirtiler 1 aydan uzun sürdüyse
Uykusuzluk ve çarpıntılar günlük yaşamı etkiliyorsa
Madde kullanımı başladıysa
Kendine zarar verme düşünceleri oluştuysa
Aile Hekimleri: İlk başvuru noktası olabilir.
Alo 182 / MHRS: Devlet hastanelerinde randevu sistemi.
Üniversite hastaneleri ve psikolojik danışma merkezleri
Afet bölgesindeki gezici psikososyal destek ekipleri
Alt ıslatma, içine kapanma, sürekli ağlama gibi davranışlar gözlemlenebilir.
Çocuklara “geçti, güvendesin” mesajı verilmelidir.
Çocuklar, yetişkinlerin tepkilerini model alır. Bu nedenle siz ne kadar sakinsiniz, onlar da o kadar güvende hisseder.
Depremi sadece bina hasarları ile değerlendirmek eksiktir. Yaşadığımız duygusal etkiler de birer “görünmeyen yaradır.”
Unutmayın: Yardım istemek zayıflık değil, iyileşmenin ilk adımıdır.